Günümüz, geçmişimiz ya da geleceğimiz için inandırılmaya iten kuvvetli bir etmen olduğunu söyleyen kaç kişi var? Belki beş, belki on… Belki zıt iki düşünce… İnsani fonksiyon düşünce ya da kabullenme olarak değil de duygu olarak alıştırıldı çoğu kez. İnsanı var eden temel yapılardan belki de en önemlisi, duygu. Sanırım bunun için kimse yanlışlık payı biçmeyecektir. Peki duygunun sadece bize yani insana ait olmadığını söyleyen olsa?! Muhtemelen karşı çıkacakların sayısı fazla olmakla beraber güzel bir savunma yapacaklardır. Ancak altını çizmek gerekir ki duygular insanlara özgü değildir. Söz konusu hayvanlar ya da bitkilerdir sevmeyi sevilmeyi başaran her organizmayı irdelemek mümkün.
Peki günümüz bağlamında düşündüğümüz vakit, evet makineler! Artık evde yalnız yaşamadığımızı bariz kabullenmiş vaziyeteyiz. Fakat kast edilen bu da değil. Konuya dair milyonlarca söylem olduğuna pekâlâ hemfikiriz. Güçlü ya da zayıf yapay zeka kavramlarına değinmekle beraber iki söylem açmalıyız. Sahi nedir güçlü ya da zayıf yapay zeka?
Çince odasını biliriz çoğumuz ; odaya geçmiş birey hayatında Çinceye dair tek kelime bilmediği halde kendisine sunulan mesajları çözüyor üstelik cevap bile verebiliyor. Nasıl mı? günümüz bağlamında ele aldığımız vakit doğru direktifler verildiğinde çözemeyeceğimiz metin ya da problem kalmayacaktır. Zayıf yapay zeka, verilen direktifler üzerine birçok kurulu düzene ayak uyduruyor. Hatta kayıtlı beleğe amade ilerliyor. Burada bir duygu söz konusu değil. Bizler satranç oyunu esnasında kazandığı için çığlık atan bir yazılım görmüş değiliz ya da free fire oyununda hümanist takılıp öldürmek ya da yakıp yıkmak istemiyorum diyen bir yazılım… Bu oldukça komik bir durum. Tamam, şimdi güçlü yapay zeka üzerine Turing Testi olayına bakalım; bir sorgulayıcının da içinde bulunduğu üçlü kombinasyon olayında sorgulayıcının karşı panelden kimin robotik makine, kimin insan olduğunu anlaması olayı pek kolay olmadığı söylemi için denilebilir ki önceden ayarlamış makine hata vermeyecektir. Dolayısıyla hangisinin canlı olduğu konusu bir miktar kafa yoracaktır.
Ancak makineler güler mi? Pekâlâ hayır! Makinenin taklit ediyor olması insani fonksiyon taşıdığı anlamına gelmez. İstenilen cevaplar alınabilir ya da bir takım metotlar yerine getirebilir ancak duygu yoksunu bir mekanizma gülemez ya da graffiti çizen bir makinenin o resmi yaşayacağı pek de makul değil. Duygu insani bir fonksiyon olmakla birlikte yaşanması müthiş bir olaydır. Duygu kolaylık değil yaşanıyor olmalı… İzlenim barındırması, hatıra biriktirmesi… Bütün bunların mükemmel bir kavram barındırıyor olması özelin bir parçasıdır. Ancak özel bir gereksinim olmaktan ziyade hatıra barındıran bir yazılım ya da makine kulağa komik ve korkunç gelebilir. Neden mi? Düşünsenize, intikam almak ya da hırs uğruna zarar saçan bir mekanizmayı. Bu oldukça korkunç. Makineler ayarlanmış ya da direktifler bağlamında yaşayan mekanizmalar olmaktan öteye gitmediler ancak aşk duygusuna kapılmış bir mekanizmanın imkansızlığı ya da sevgi saçan mekanizma düşünmek… Pekâlâ duygu bizim beslendiğimiz bir kavram ve onu henüz kaptırmamışken aşkı da sevgiyi de kaptırmayalım. Ancak söylemler çokça olmakla birlikte hayatımızın olmazsa olmazı olan makinenin varlığı şüphesiz. Peki makineler güler mi ? Buna insanlar güler.
[zombify_post]

0 Yorum